KURAN’A GÖRE KADININ DÖVÜLEBİLİRLİĞİ

Hakikat
9 min readSep 7, 2020

--

Kadın, Kuran’a göre ERKEK TARAFINDAN DÖVÜLEBİLİR bir şeydir. Yani kocası tarafından dövülebilirdir. Kuran bunu Nisa Suresi 34. ayette apaçık bir şekilde ifade ediyor. Kuran erkeğe hitap ederek diyor ki: başkaldıran kadına öğüt ver, tutmazsa yatağında yalnız bırak; yine de olmazsa onu döv!

Kuran- Nisa Suresi 34. ayet (T. C. Diyanet Çevirisi)

Buradaki “onları dövün” ifadesi Kuran’ın orijinal Arapça metninde “veDRıBühünne” şeklinde geçer; Türkçe’deki “darp etmek” fiili ile aynı kökten; Arapça DRB (Dad- Rı- be)(Darebe) kökünden gelir. Dümdüz “ve onları (kadınları) dövün” demektir.

Nisa Suresi 34. ayetin ilgili bölümü: Altı kırmızılı yerde “Vedrıbühünne” yazılıdır.

Bu durumda Kuran’a inanan bir kadına şu soruyu sormak şart oluyor; yukarıdaki ayeti okuduktan sonra şunlardan hangisini seçiyorsun:

1- Evet ayet haklıdır, ben dövülebilir bir şeyim
2- Hayır ayet haksızdır, dövülebilir bir şey olmayı reddediyorum.

Bunun üçüncü bir cevabı olabilir mi? Makul mantığa göre bunun üçüncü bir yolunun var olması mümkün değil. Peki Müslüman kadınlar bu çıkmazdan nasıl kurtarıyorlar kendilerini? Orasını çok kurcalamıyorlar. Kendilerine asla ve asla “ben dövülebilir bir şey miyim?” sorusunu sormuyorlar. Birisi onlara bu soruyu sorduğunda ise sinir krizi geçiriyorlar. Yani soru ile yüzleşmezsen cevap vermek zorunda da kalmazsın.

Elbette Türkiye’de dahi, Sünni İslamın gerek resmi (Diyanet) gerekse diğer temsilcileri (Sünni Tarikat ve Cemaatler) bu ayette emir kipinde verilen “dövün” fiilinin kadını gerçekten dövmeye işaret ettiğini; yani kadının erkek tarafından dövülebilir olduğunu gerek meallerde gerekse kendi içlerindeki tartışmalarda inkar etmezler. Ancak son yüzyılda özellikle sosyalizm, liberalizm ve feminizm hareketleri ile kadının “insan” grubuna dahil olması ve kişilik kazanması sonucu özellikle internette İslamın kadını dövülebilir görüp görmediğini sorgulayanları İslamdan ürkütmemek için türlü alicengizlere başvururlar; yaptıkları şey hadis ile kuran ayetini neshetmektir yani “ya tamam ayette dövün diyor ama bak bir sürü de hadis var dövmeyin diye” diyerek bu apaçık hakikati; “Kuran’a göre kadının dövülebilirliği hakikatini” de inkar ederler üstelik:

Nurcuların sitesi sorularlaislamiyet.com’da Nisa 34'tek “dövün” emrini 5 paragraf saçmalıktan sonra unutturup hadis üzerinden kıvırma operasyonu.

Burada “bize göre” diye cümleye girenler öyle bin kişi falan değil; bu yazıyı bir tek kişi yazıyor ve bu yorum sadece onun yorumu; zaten akla mantığa ve zekaya aykırı bir durum var: güya Muhammed çeşitli uygulamalarıyla ve belli belirsiz kimi sözleriyle Kuran ayetinde açıkça cevaz verilen erkeğin kadını dövme hakkını zaman içinde yasaklamış… Tamam ayette nasih-mensuh yapıyorsunuz kabul diyelim de; madem erkeğin kadını dövme hakkı elinden alınmıştı da bunun için neden yeni bir ayet gelmedi Muhammed’e?

E Halife Ömer’in karısını dövüşüne ne diyeceğiz o halde? Zaten birazdan burada bir sürü eski ve yeni tefsirden bu ayetin yorumlanışını da göstereceğim ve bu ayetin kadının dövülmesine cevaz verdiğini, İslamın da modern çağa kadar 1300 yıl boyunca kadının gerekli hallerde erkek tarafından dövülmesini haklı bulduğunu oralarda gayet güzel göreceksiniz.

Keza Diyanet’in tefsirinde de bir kaç hadis delil gösterilerek İslamda kadın dövmenin yerinin olmadığı safsatası yapılmaya çalışılmış o bile becerilememiş:

Ayetteki (Dövün!) Emir cümlesini inkar seviyesine varan bir Diyanet safsatası (Diyanet Tefsiri a.g. ayet)

Peki Diyanet acaba bu tefsirinde, Kütüb-i Sitte’de geçen:

“Erkeğe karısını neden dövdüğü sorulmaz” (Ebu Davud, İbn-i Mace)

hadisini neden paylaşmamış? Birazcık dürüst biri eğer İslamda kadının dövülebilirliği meselesini açıklığa kavuşturmak istiyorsa elde ne var ne yok araştırır, bulur, getirir; tümünü masanın üzerine koyar ve ondan sonra söyler ne söyleyecekse. Diyanetin bu tefsirde yaptığı safsataya İngilizcede cherry picking fallacy (kiraz seçme safsatası) derler. Yani argümanını desteklerken bilgilerden (hadislerden ve rivayetlerden) işine gelenleri seçip işine gelmeyenleri gizli tutmak.

Sanıyorum ki Diyanetin apaçık bir sahtekarlık içinde olduğunu herkese gösterebildim. 21. Yüzyılda kadına şiddet gündem olduğundan; kamuoyunun en hassas meselelerinden biri olduğundan Kuran’da apaçık bir Arapça'yla “kadınları dövün” şeklinde yazılmış emir cümlesini gizleyebilmek için hadislerin içinden kadınlara pozitif olanları kaynak alıp kadınlara negatif olan “erkeğe karısını neden dövdüğü sorulmaz” gibi hadisler sümen altı eden gayrimeşru bir teşkilattır bunlar. Bu sayede insanın eleştirel aklına toslayan ve yok olmaya yüz tutmuş İslamı kurtarmaya çalışıyor zavallılar.

Bununla birlikte 21. Yüzyılda ortaya çıkan modernist fake İslam akımları bu ifadeyi de diğer ayetlere yaptıkları gibi sulandırdılar; orada döv demiyor, hafifçe vur deniyor, hatta dövme deniyor, Kuran kadına vurmayı yasaklıyor ve benzeri saçmalamalarda ve akla hayale sığmayacak fantastik yorumlarda bulundular. Gerek diyanetin ve Nurcuların gerekse Modern İslam yorumlarının bu sulandırma işlemleri apaçık sahtekarlıklar olduğundan beni diğer bütün sahtekarlıklar gibi rahatsız ediyor. Bu yüzden tarihsel anlamda 1400 yıldır insanların — daha doğrusu ulema takımının- Kurandaki bu ifadeyi nasıl anladığını tam burada sizlere göstermeye çalışacağım. Mümkün olan en geniş kaynak taraması ile İslamın kadını gerekli hallerde dövmeyi emreden bir din olduğunu göstermeye çalışacağım.

Kuranın en eski tefsiri olarak bilinen Taberi (839–923) Tefsiri ile başlarsak, erkeğin kadının efendisi ve emri olduğunu iddia eden bu Ehli Sünnet Tefsir metni, İslamda kadın dövmenin Kurana ayet olarak nasıl girdiğine dair olay örgüsünü de açıklamaktadır, 20. yüzyıla kadar ki bütün tefsirlerde olduğu gibi bu ilk tefsire göre de Kadın kocası tarafından dövülebilir bir şeydir:

Taberi Tefsiri — Cami’ül Beyan Nisa 34
Taberi Tefsiri — Cami’ül Beyan Nisa 34

Maverdi (972–1058) bir Şafi müfessirdir. En Nüket vel Uyun diye bilinen tefsirinde Nisa 34'e geniş yer ayırır ve olabildiğince derin biçimde kelime kelime analiz eder. Sonuç elbette diğer tüm kadim tefsirlerde olduğu gibi kadının erkek tarafından dövülebilir bir şey olduğudur. Maverdi, mezhep imamı Şafi’den alıntı ile kadının geçimsizliğe devam etmesi halinde erkeğe mübah olanın; kadını geçimsizlikten caydırıcı ama acıtıcı ve bitkin düşürücü olmayan, kadını terbiye etmek kastıyla yapılmış bir dövmedir. Burada yine, “mürsel” de olsa bir hadis paylaşımında bulunur Maverdi:

İyi olan işlerde size isyan ettikleri zaman onları (kadınları) acıtıcı olmayan bir şekilde dövün. (Muhammed’in Hadisi)

Peki bu hadisi Diyanet tefsirinde ya da Nurcuların sitesinde görebiliyor musunuz? İşte 21. Yüzyılın eleştirel aklına çarpan diyanet ve nurcular gibi gerici oluşumlar “İslam kadını dövmeyi emreder” argümanını öne sürerek insanları İslam karanlığından uzaklaştırmaya çalışan bizim gibi aydınlanma savaşçılarının çabalarını boşa çıkarmak için kendi dinlerine ve kaynaklarına böyle sansür uygularlar. “Hayır İslam kadın dövmeyi emretmiyor bak şu şu şu hadisler var o ayetin karşısında” derler. Ama kadın dövmeyi açıkça emreden benim burada gösterdiğim hadisleri de saklamak için her şeyi yaparlar. Beni esas meraklandıran ise şudur; tamam bunları cahil avam halktan sakladınız diyelim… Kendi vicdanınızdan nasıl saklıyorsunuz? Nasıl ruh hastalarısınız siz?

Maverdi Tefsiri En Nüket vel Uyun 2. Cil 60. sf.

Maverdi Tefsirinde bu ayette vurgulanan kayda değer yorumlardan biri “onları yatakta yalnız bırakın” kısmı ile ilgilidir:

Maverdi Tefsiri En Nüket vel Uyun 2. Cil 60. sf.

Taberi’nin kadını hicar denen bir ip vasıtasıyla deve bağlar gibi bağlaması şeklindeki yorumu hakikaten Arap coğrafyasında kadının değerinin ne olduğunu ortaya koyuyor. Taberi gibi bir alim kadınlara deve gibi bağlanmayı layık görebilecek bir yorum çıkarıyorsu bu kitaptan cahil müslümanın karılarına ettiklerini varın siz düşünün. Maverdi’de gördüğümüz üzre eski tefsirleri okuduğunuz zaman bu ayetin tarihin her döneminde ve her daim erkeğe kadın dövmeyi emrettiği şeklinde açıklandığını görürsünüz. 1300 küsur yıl boyunca bununla ilgili en ufak bir tereddüt de yoktur ve müslüman erkekler karılarını 1400 yıldır hala daha dövmektedir.

Zemahşeri (1075–1144) El Keşşaf adıyla bilinen tefsirinde Nisa Suresi 34. ayeti “tefsir” ederken öncelikle “erkeğin kadına olan üstünlüğü”nü göstermek için şunları söyler:

El Keşşaf 1. Cilt–120. Sf.

Tefsirin devamında Nisa 34 ayetinin “geliş”i ile ilgili bir anekdot anlatılır: güya Muhammed aslında kocasından tokat yiyen kadını savunmaktadır ama Allah buna karşı çıkmıştır ve kadın dayağını yer oturur aşağıya, karı ile koca arasında kısas olmaz demiştir:

El Keşşaf 1–122. Sf.

Zemahşeri’nin tefsiri de diğer bütün eski tefsirler gibi kadının dövülebilirliğini açık biçimde ortaya koyar, Nisa 34 gereği kadının erkek tarafından dövülebilir bir şey olduğu son derece açık biçimde yazılmıştır:

El Keşşaf 1–124. Sf.

Kurtubi (1214–1273); İspanya’da bugün Cordoba diye geçen kentte yaşamış Sünniliğin Maliki mezhebinden bir müfessirdir; Ehli Sünnet Müdafiidir. Sünnilerce müspet ve muteber sayılır. Nisa suresi 34. ayeti tefsirinde şu ifadeler geçer:

Kadını döverken iz bırakmayın, uzvunu çirkinleştirmeyin, kemiğini kırmayın! Halife Ömer, Muhammed’den şunu duymuş: Erkeğe karısını neden dövdüğü sorulmaz.

Kurtubi Tefsiri — Nisa 34
Kurtubi Tefsiri — Nisa 34

İbn-i Kesir (1301–1373), Sünniliğin Hanbeli mezhebinin meşhur müfessirlerinden biridir. Tefsirül Kuran’ül Azim adlı meşhur Kuran Tefsirinde kadının erkek karşısındaki konumu ile ilgili şu hususlar yazılıdır:

İbn-i Kesir Tefsiri — Nisa 34

Sadece ailede değil, İslam Tarihi boyunca hakimiyet hayatın her alanında erkeğin elinde olmuştur; kadına herhangi bir konuda en ufak bir iktidar alanı sağlanması Kadını aşağılayan Kuran ayetleri ve “işlerin idaresini kadınlara veren bir kavim asla kurtuluşa ermeyecektir” gibi hadisler nedeniyle caiz görülmemiştir. İşlerin idaresini kadına veren ve dünyanın süper gücü olan ülkeler vardır; mesela Kraliçe Viktorya 19. yüzyılda İngiltere’yi üzerine güneş batmayan bir imparatorluk haline getirmiştir. Mesela Rus Çariçesi 2. Katerina Rusya’yı İslam Halifesinin Devleti Osmanlıyı tokatlayacak bir global güç haline getirmeyi becermiştir. Dolayısıyla Muhammed neredeyse her konuda yanıldığı gibi bu konuda da yanılmış; kadınlara olan hıncı ve düşmanlığı uğruna 1400 yıl boyunca bu coğrafyada yaşamış milyarlarca kadının eziyet görmesine, hak ettiği saygıya elde edememesine neden olmuştur.

İbn-i Kesir Tefsiri — Nisa 34

İtaat etmek iğrenç bir fiildir zira itaat etmek bir iktidar ilişkisi sonucu gerçekleşir. Daha güçlü biri sahip olduğu gücü kullanarak daha zayıf birini kendine itaat ettirir. İşte itaatin mekanizması budur; güçlünün gücünü kullanarak zayıfı kendine rıza gösterir hale getirmesi. İslam, kadının erkeğe itaatini şart koşuyor; kadının bu iğrenç fiil ile kişiliğini ayaklar altına almasını talep ediyor. Zaten her metninden ve her noktasından, her teorisinden mantık hatası fışkıran bir Bedevi Töresi olan İslamı nesilden nesle taşıyan temel mekanizmalardan biri kadının erkeğe itaati olmuştur.

İsmail Hakkı Bursevi (1653–1725), Osmanlı tarihinin en meşhur Sünni Hanefi Müfessirlerinden biridir. Osmanlı medreselerindeki tefsir derslerinde yüzyıllar boyunca onun “Ruhul Beyan” adlı tefsiri okutulmuştur. Bu tefsirde kadının kocası tarafından dövülebilirliği diğer bütün antik tefsirlerde olduğu gibi apaçık ifade edilir. Hatta Bursevi, bu dövme olayını tutarlı bir mantığa oturtmuştur, ona göre ayetteki sıralama izlenmeden doğrudan doğruya dövme eylemi başlamamalıdır:

1- Kadına öğüt ver
2- Kadını yatağında yalnız bırak
3- Kadını döv

Yani önce bir numaralı sonra iki numaralı ve hiçbiri işe yaramazsa da sonra üç numaralı dayak atma işlemi yapılmalıdır.

Ruhul Beyan 2. Cilt sf 210

Üstteki metnin son paragrafında gördüğünüz üzere İslam bir erkek dinidir. Bir kadının kocasına eziyet etmesi halinde, cennetteki huriler o kadına ne diyor:

“Allah seni kahretsin! O adama eziyet etme. O senin yanında yabancıdır. Yakında seni bırakıp bize gelecektir.”

Bunlardan sonra iki tane de 20. yüzyıl tefsiri göstermek isterim. Bunlardan ilki bizim Elmalılı Hamdi Yazır’ın ki ve diğeri de 20. yüzyılda Arap dünyasının en çok konuştuğu sünni alimlerden biri olan Mısırlı Seyyid Kutup.

Elmalılı Hamdi Yazır (1878–1942), bildiğiniz üzere Türkiye’nin en meşhur ve ilk Türkçe Kuran Mealini yazan Sünni Hanefi mealci ve müfessirdir. Onun bir yüzyıl önceki tefsirinde de kadın apaçık dövülebilir şeydir.

Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri: http://www.kuranikerim.com/telmalili/nisa.htm

Seyyid Kutup (1906–1966), tefsirinde de kadın dövülebilir bir şeydir.

Seyyid Kutup — Fizilalil Kuran Tefsiri Sf. 440–441

Gördüğünüz üzere Seyyid Kutup işin içine psikanaliz, psikoloji, patoloji vb. batılı kavram ve kuramları (aşırı derecede saçma, sapıkça, gerzekçe ve cahilane biçimde de olsa) katarak 20. yüzyıla özgü bir Kuran tefsiri yapıyor. En nihayetinde Kuranın kadını dövmeyi emrettiği bilgisini yalanlayamıyor. Ne diyor, bedevilerin mitolojik Tanrı karakteri hakkında?

O yarattığı insanları herkesten iyi bilir.

Yani o kadın dövülmeli dediyse kadını döveceksin, ötesini çok sorgulamanın analmı yok. Baksana zaten psikanalizde de buna benzer şeyler varmış falan filan…

Halbuki öyle bir Tanrı yok ve işte kadın dövmeyi emreden Kuran da orta çağ bedevileri döneminde uydurulmuş kişisel bir metindir. Uydurulmuş olduğunun ispatlarından biri, bu yazıda göstermeye çalıştığım üzere erkeğe kadını dövmesini emretmesidir. En basit hayvanı bile dövmeye kalktığında sana başkaldırır da kadın neden dövülebilir bir şey oluyor? Kadının haysiyeti, onuru, kişiliği yok mu?

Peki İslamın 1400 Yıllık külliyatına tamamen zıt biçimde son 20 yılda peyda olan yeni model modernist İslam söyleminin ( ki buna diyanet de dahildir Nurcular da) akıl alır bir tek noktası var mı? Madem İslam kadın dövmeyi yasaklıyordu da 1400 yıldır neredeydiniz de 2000 yılında bir anda ortaya çıktınız?

Ve…

Sana soruyorum ey kadın! Tarafını seç:

SEN DÖVÜLEBİLİR BİR ŞEY MİSİN?

a) Evet dövülebilir bir şeyim (Müslümanım ve gerekirse dövülürüm)
b) Hayır dövülebilir bir şey değilim (dolayısıyla Müslüman değilim)

Sign up to discover human stories that deepen your understanding of the world.

Free

Distraction-free reading. No ads.

Organize your knowledge with lists and highlights.

Tell your story. Find your audience.

Membership

Read member-only stories

Support writers you read most

Earn money for your writing

Listen to audio narrations

Read offline with the Medium app

--

--

Responses (7)

Write a response